Dünden Bugüne Türk Sinema ve Sanatı Bölüm 5
5. Bölüm – Türk Sinema ve Dizi Dünyasında Yozlaşma: Kahramanlık Masallarından Entrikaya
Türk sineması 1960’lardan sonra sanatla buluşsa da, Yeşilçam’ın “seri üretim” mantığı hiç bitmedi. Yüzlerce film çekildi ama çoğu kalıcı bir değer oluşturamadı.⚔️ Kahramanlık Masalları
1970’lerde peş peşe çekilen seriler:
-
Battal Gazi, Malkoçoğlu, Karaoğlan, Tarkan…
Bu filmler tarihî kahramanlık masallarıyla süslenmişti ama sanatsal bir derinlik taşımıyordu. Halkı gazlamak için üretildi, aynı kostüm ve aynı senaryolar tekrar tekrar kullanıldı. Bugün izleyen için eğlenceli nostalji olabilir ama sanatsal anlamda bir Yılmaz Güney yapıtıyla kıyaslanamaz.
📺 2000’lerden Sonra: Entrika ve Yozlaşma
Yeni yüzyılla beraber sinema ve dizi sektöründe bambaşka bir yozlaşma başladı:
-
Entrika, ihanet, ensest, mafya dizileri, polis ve asker senaryoları.
-
Devlet kurumları reyting için kullanıldı, ama gerçeklik yerine yapay kurgularla saygınlıkları yerle bir edildi. (Söz gibi dizilerde asker karakolunda komutan ailesiyle aynı mekânda yaşatıldı, asker komutanın kızına âşık edildi… Bu rezalet bile sorgulanmadı.)
-
Tarih dizileri, ya hamasetle şişirildi ya da entrikayla sulandırıldı. Diriliş Ertuğrul, Kuruluş Osman gibi yapımlar destan masalı üretirken, Muhteşem Yüzyıl gibi diziler Kanuni’yi sadece harem entrikalarına ve evlat katilliğine indirdi.
🎭 Komedinin Düşüşü
Bir diğer yozlaşma da “komedi” adı altında oldu.
-
Şener Şen, Kemal Sunal, Cem Yılmaz gibi toplumun zekâsına hitap eden komedilerin yerini, bağırıp çağıran kaynanalar, salak damatlar, aptalca şakalar aldı.
-
Halkın zekâsıyla dalga geçen “kahkaha efekti” kültürü sinemayı ve ekranları sardı.
📌 Sonuç
Bugün Türk sinema ve dizi dünyasında manzara şu:
-
Sanat değil, ticaret.
-
Gerçek değil, reyting.
-
Toplumun aynası değil, toplumun aptallaştırılması.
Sanat, cesaret ve özgünlük toprağa gömüldü; geriye bol sezonlu ama ruhsuz projeler kaldı.
Yazımızın devamı: “Editör Yorumu: Sanat Ölmez, İnsan Öldürür”
Yorumlar
Yorum Gönder