Dünden Bugüne Türk Sinema ve Sanatı Bölüm 6

 

6. Bölüm – Editör Yorumu: Sanat Ölmez, İnsan Öldürür


Sanat aslında ölmez. Çünkü sanatın özü, insanın varoluşundan gelen yaratma dürtüsüdür. Ama insanlar —yazarlar, yönetmenler, yapımcılar, oyuncular— sanatı öldürebilir. Onu ticari kaygılara, reyting hırsına, iktidara yakın olma hesaplarına kurban edebilir.

🎖️ Eskilerin Başarılı Sanatçıları ve Uluslararası Ödülleri

Geçmişte Türkiye’den çıkan sinemacılar, tüm yokluklara rağmen dünyaya seslerini duyurmayı başardılar:

  • Yılmaz Güney, hem Türk hem Kürt sinemasının öncüsü olarak görülür. Sürü ve Yol filmlerinde Kürt kültürünü tasvir etme becerisiyle “Kürt sinemasının kurucusu” kabul edilmiştir. Aynı zamanda filmleriyle Türk sinemasını Avrupa’ya açan kişidir.


  • Amerikalı yönetmen Elia Kazan, Umut filmi için “şiirsel, doğal, Hollywood ve Avrupa üstatlarının bir kopyası değil, özgün bir film” yorumunu yaptı.

  • Yol’un Cannes’da Altın Palmiye kazanmasından sonra Time dergisi eleştirmeni Richard Corliss, Güney’i “dünya çapında bir film yapımcısı” diye tanımladı.

  • Aynı yıl Altın Palmiye kazanan yönetmen Costa-Gavras, onu “Türkiye’den çıkmış en önemli yönetmen” ilan etti.

  • 2019’da Türkiye’yi ziyaret eden Oscar Akademisi Başkanı John Bailey, “İzlediğim ilk Türk filmi Yol’du, Yılmaz Güney’in filmlerini çok beğeniyorum” dedi.





Metin Erksan’ın Susuz Yaz ile Berlin’de Altın Ayı alması, Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes’da aldığı ödüller, Atıf Yılmaz’ın özgün anlatımları da cabası… Yani eskiler hem yoklukla savaştı hem de sanat ruhunu korudu.


📉 Bugünün Sanatçılarının Çıkmazı

Peki bugün? Teknoloji bu kadar gelişmişken, imkânlar bu kadar genişlemişken, neden bir Cannes, bir Altın Palmiye göremiyoruz?

Sanatçı yok mu? Var. Hem de çok iyi oyuncular, yönetmenler, yazarlar var. Ama ruh eksik, cesaret eksik.

  1. Yazarlar → Sanatı değil, beğeniyi kovalar oldu. Ahlaksızlık, ucuz entrika, sahte dram… “Ses getirsin de nasıl olursa olsun” mantığıyla yazıyorlar.

  2. Yapımcı–Yönetmen tayfası → Sanata yatırım yapmıyorlar, sadece kâr gözüyle bakıyorlar. Dalkavuklukla otoriteye yaslanıyorlar.

  3. Oyuncular → Teknik olarak yetenekli olsalar da, özgüvenleri yok. Karakteriyle değil, kariyeriyle var olmaya çalışıyorlar.

Sonuç: Ruhsuz projeler, kopya senaryolar, reyting uğruna rezalet kurgular.

🕊️ Bana göre

Sanat ölmedi. Sanat ölümsüzdür. Ama biz insanlar, ona yüklediğimiz sıfatlarla —ideoloji, inanç, mezhep, kimlik, reyting, ticaret— onu boğuyoruz.

Oysa içimizde hâlâ Yılmaz Güney’in ruhunu taşıyan sanatçılar var. Belki onlar şimdi arka planda, belki konuşmaya cesaret edemiyorlar. Ama sanat her daim var olacak, çünkü insan oldukça sanat da olacak. Asıl mesele, o sanatçı ruhun yeniden özgürce ortaya çıkabilmesi.

👉 Yazı dizisinin sonuna geldik.
Dünden Bugüne Türk Sinema ve Sanatı serisinde Türk sinemasının ilk yıllarını, Yılmaz Güney’in sanata kattıklarını, sanat–siyaset çatışmasını, eserlerini ve bugünün yozlaşmış dizi–sinema ortamını ele aldık.

Sanat ölmedi. Biz öldürmeye çalışsak da, o her zaman bir yerden filizlenmeye devam edecek.

Yazı dizimizi beğendiyseniz, yorumlarda fikir ve düşüncelerinizi paylaşın.
Sizin görüşleriniz, eleştirileriniz ve katkılarınız, bu tartışmayı daha da derinleştirecek ve yeni yazılarımıza ilham verecektir. Keyifli Okumalar...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yazmak Yetmez, Yakmak Gerek – Biz Neden Yazarız?

Yazmak Yetmez, Yakmak Gerek – Bölüm II