Uyanmak İçin Son Çağrı (Final)

 

Ne Oldu, Neyi Kaybettik, Şimdi Ne Yapacağız?

Bu yazı dizisi beş bölüm sürdü.
Ama asıl mesele bir yazı değil, bir gerçeğin yüzümüze çarpmasıydı.
Biz nerede duruyoruz, dünya nereye gidiyor ve biz neden bu kadar sessiziz?

Şimdi gel, hepsini bir cümle gibi okuyalım.


📍 Birinci Bölüm: İnanan Ama Savunmayan Müslüman

Başladık çünkü içimizdeki sızı patladı.
Dedik ki:
“%99 Müslümanız” diyoruz ama savunmaya geldi mi ortada kimse yok.
Bir ateist kürsüde saatlerce konuşuyor ama bir Müslüman tek kelime edemiyor.
Ne bilgi var, ne dil var, ne cesaret var.
Halbuki Kur’an “hikmetle mücadele et” derken biz neyle uğraşıyoruz?

Cevap net:
İnandık ama sustuk.
Sustukça da inanç susmadı, yıkıldı.


📍 İkinci Bölüm: Peygamber Nasıl Savundu?

Dedik ki:
Peygamber sadece namaz kılmadı,
Sadece oruç tutmadı,
Mücadele etti!

  • Darun-Nedve’de Mekke ileri gelenlerine karşı fikir savaşı verdi.

  • Necran Hristiyanlarıyla ayet ayet tartıştı.

  • Yahudi hahamlarına ontolojik cevaplar verdi.

  • Cevap veremeyen değil, cevabı olan bir peygamberdi.

Biz ne yaptık?
Onun yolundan mı gittik?
Yoksa sadece mevlitlerde adını anarak içimizi mi rahatlattık?


📍 Üçüncü Bölüm: Hz. Ali ve Aklın Kılıcı

Dedik ki:
“İman sadece kalpte değil, akılda da savunulmalı.”

Hz. Ali çıktı ve tek tek cevapladı:

  • “Allah görünmüyor” diyenlere akılla,

  • “Neden ibadet ediyorsun?” diyenlere mantıkla,

  • “Var mı bir ispatın?” diyenlere hikmetle...

Bugün onun söylediklerinin seviyesine ulaşan bir kelamcı, bir akademisyen, bir hoca var mı?

Yok! Çünkü biz aklı terk ettik.
Ve unuttuk ki, inanç akılsız olursa, inkârın karşısında sessiz kalır.


📍 Dördüncü Bölüm: 300 Yıllık Sessizlik

Sonra dedik ki:
“300 yıldır sustuk, 300 yıldır kaybediyoruz.”

Biz ibadetle yetindik ama öte tarafta:

  • Bilim adamları,

  • Profesörler,

  • Medya patronları,

  • Akademisyenler...

Din yoktur, Allah yoktur, evrimdir, materyalizmdir deyip her platformu işgal etti.
Biz sadece “bana dokunmayan yılan”la yaşadık.
Ama o yılan artık herkesin boynuna dolandı.

Bu sessizlik, artık bir kusur değil,
bir ihanet.


📍 Beşinci Bölüm: Sömürüler, Soykırımlar ve İnançsızlığın Kanlı Yüzü

En ağırını en sona bıraktık.
Dedik ki:
İnançsızlık sadece bireysel bir tercih değil, insanlık için ölümcül bir salgındır.

  • Afrika kanla sulandı,

  • Asya susturuldu,

  • Avrupa kendi halkını unuttu.

Libya, Sudan, Cezayir, Hindistan, Çin, Myanmar...
Halklar inançlarını yaşamasın diye işgal edildi, sindirildi, susturuldu.

Çünkü inanan halk, boyun eğmez.
Ve onları yönetmek isteyenler önce inancı hedef aldı.


🧠 Peki Ne Anladık Bu Beş Bölümde?

  • İman sadece kalpte değil, dilde ve akılda da yaşar.

  • Savunulmayan inanç, bir nesil sonra unutulur.

  • Sessizlik, zararsızlık değil, zayıflıktır.

  • İnançsızlık, sadece dine değil, vicdana, merhamete ve insanlığa karşıdır.

  • Dinini savunmak, aslında insanı, doğayı, dünyayı ve hatta evreni savunmaktır.


✊ Hasıla:

Bu beş yazıyı okuduysan artık sessiz kalamazsın.

Ya konuşacaksın,
Ya yazacaksın,
Ya tartışacaksın,
Ya da en azından düşüneceksin.

Çünkü biz artık sadece dinin değil, insanlığın son savunucularıyız.

Ve unutma:

Allah kendini korur. Ama insan kendini savunmazsa, Allah da o suskunluğun arkasında durmaz.


Wise Man... (Final) 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yazmak Yetmez, Yakmak Gerek – Biz Neden Yazarız?

Ben Halkçıyım – Ne Sağcıyım, Ne Solcu

Yazmak Yetmez, Yakmak Gerek – Bölüm II