Doğanın Sırrı Taşların Cinsiyet

Bir Önceki Yazımızda Doğal Taşlar nedir, Ne İşe yarıyorlar? başlığıyla yazmıştık. 


Bu yazımızda ise Doğanın Kalbindeki Cinsiyet: Dişi ve Erkek Taşlar Üzerine yazacağız.

Taş dediğin sadece sertlik midir? Yoksa geçmişin, bedenin ve ruhun titreştiği bir yankı mı barındırır içinde?

İnsanoğlu binlerce yıldır taşları sadece süs değil, aynı zamanda birer şifa, koruma ve dönüşüm aracı olarak gördü. Ama bir gerçek genellikle göz ardı edildi:
Her taş aynı değildir.
Taşlar da tıpkı insanlar gibi dişi ve erkek enerji taşırlar. Bazıları doğurgandır, bazıları ise nüfuz edicidir. Bazıları içine işler, bazıları dışa vurur. Bazıları sakinleştirirken bazıları harekete geçirir. İşte bu yazı dizimizde, taşları sadece sertlikleriyle değil, cinsiyetleriyle, renkleriyle ve ruhsal kodlarıyla konuşacağız.

1. Kadınlara İyi Gelen Taşlar

Doğuran, Dişi, İçe İşleyen Taşlar

Bu taşlar, içeri doğru akan bir enerjiye sahiptir. Kadının iç dünyası gibi, derin, sezgisel ve kabullenicidir. Dişil taşlar genellikle doğurganlığı, şefkati, korumayı, sezgiyi ve içsel gücü temsil eder.


Örnek Taşlar:

  • Ay Taşı (Moonstone)
    Ruhsal denge, doğurganlık, sezgi
    Kadının ay döngüsüyle olan bağına işaret eder. Regl düzenleyici etkisi olduğuna inanılır. İçsel huzur verir, sezgileri güçlendirir.

  • Pembe Kuvars (Rose Quartz)
    Kalp çakrası, aşk, şefkat
    Kalbi yumuşatır. Eski kırıklıkları iyileştirir. Aşkı kendine çekmek isteyen kadınların taşıdır.

  • Lal Taşı (Garnet)
    Tutku, libido, canlılık
    Dişil enerjiyi canlandırır. Hem fiziksel canlılık hem de cinsel enerji artışı sağlar. Doğuran kadının içsel ateşidir.


Renk Sembolü:

Pembe – Kırmızı – Beyaz
Kadının bedenindeki kan, sevgi ve arınma üçlüsünü simgeler.

2. Erkeklere İyi Gelen Taşlar

Kısır, Güçlü, Dışa Vuran Taşlar

Eril taşlar daha çok dış dünyayla ilişkilidir. Koruyucudur, yönlendiricidir, kararlıdır. Dışarıdan içeri değil, içeriden dışarı akar enerjileri. Gücü, iradeyi ve eylemi temsil ederler.


Örnek Taşlar:

  • Obsidyen (Obsidian)
    Gerçeği gösterme, koruma, yüzleşme
    Maskülen bilinçaltı gölgesini gösterir. Zor ama arındırıcıdır. Erkekliğin kendine bakmasını sağlar.

  • Kaplan Gözü (Tiger Eye)
    Cesaret, özgüven, finansal güç
    Risk alan erkeğin taşıdır. Denge sağlar, ayakta tutar. İrade sistemini güçlendirir.

  • Lapis Lazuli
    Zihinsel berraklık, otorite, liderlik
    Erkeklerin iletişim ve ifade gücünü artırır. Bilgelik taşıdır, söz söyleyenin sembolüdür.


Renk Sembolü:

Siyah – Mavi – Yeşil
Gücün, sezginin ve doğanın eril boyutunu temsil eder.

Sertlik – Titreşim – Denge Karşılaştırması

ÖzellikDişi Taşlar    Erkek Taşlar
Enerji Yönü            İçe akan        Dışa vuran
Temsil EttiğiŞefkat, sezgi, doğurganlık        Güç, irade, koruyuculuk
Renk PaletiPembe, beyaz, kırmızı        Siyah, mavi, yeşil
SertlikDaha yumuşak, nazik        Daha sert ve dayanıklı
Etki AlanıKalp, rahim, sezgi merkezleri        Kas gücü, karar, bilinç
Titreşim HızıDüşük ama derin        Yüksek ama yüzeysel




Taşların Cinsiyeti Var Mıdır?

“Dişi” ve “Erkek” Taşların Sırrına Giriş

Taş dediğin şey sadece dağdan kopmuş bir kaya parçası değildir. Taş, doğanın kalbinden gelen bir hatıradır. Kimi zaman bir annenin rahmi gibi içine çeker seni, kimi zaman bir babanın eli gibi seni dış tehditlere karşı korur. İşte tam da bu yüzden, taşların da bir cinsiyeti olduğuna inanılır.

Ama hadi soralım:
Bir taş dişi ya da erkek olur mu? Doğurabilir mi? Kısır olabilir mi?

Bunu anlamak için önce doğayı gözlemlemeliyiz.
Dişi olan; içe işler, büyütür, dönüştürür.
Erkek olan; dışa vurur, sınır çizer, yön verir.
Doğadaki her şeyde bu zıt ama tamamlayıcı enerjiler vardır: Gece–gündüz, su–ateş, ay–güneş, anne–baba…
Taşlar da bu iki enerjinin izini taşır. Kimisi bedenin içini iyileştirir, kimisi dış dünya ile olan ilişkini düzenler. Kimisi ruhu sakinleştirir, kimisi harekete geçirir. Kimisi içeri akar, kimisi dışarı patlar.

İşte bu yüzden taşlara "dişi" ve "erkek" denir. Bu bir cinsiyetçilik değil, enerji farkıdır.
Tıpkı insan gibi, taş da bir titreşim yayar. Ve o titreşim bazı bedenlerle daha iyi rezonansa girer.

Biz bu yazı dizimizde, taşları “süs” olmaktan çıkarıyor, onları ruhsal ve bedensel birer rehber olarak ele alıyoruz. Ve diyoruz ki:
Her taş herkese iyi gelmez.
Bazı taşlar kadınların ruhuna doğrudan konuşur, bazıları ise erkeklerin yolculuğuna eşlik eder.

Doğada sayısız taş var evet. Ama biz, en sembolik, en etkili ve en “karakterli” taşları seçtik.
Kadınlar için:
🔹 Ay Taşı,
🔹 Pembe Kuvars,
🔹 Lal Taşı

Erkekler için:
🔸 Obsidyen,
🔸 Kaplan Gözü,
🔸 Lapis Lazuli

Bu taşlar sadece görünümleriyle değil, bedenle kurdukları ilişkiyle, ruhu besleme tarzlarıyla ve tarih boyunca oynadıkları rolle bu listeye girdiler. Elbette başka taşlar da var, ama bu seride biz sizi bu üç dişi ve üç erkek enerji taşıyla baş başa bırakacağız.

Ve sıradaki yazılarımızda şunlara değineceğiz:

📌 Kadınlara özel taşların detaylı anlatımı
📌 Erkeklere özel taşların ruhsal etkileri
📌 Taşları doğru kullanma ve kombin etme yolları
📌 "Kısır" taşlar ne demek, neden eril taşlar doğurmaz?
📌 Takı yapımında bu sembolleri kullanma rehberi

Bir Sonraki yazımız Kadınlara özel taşların detaylı anlatımı olacak...

Arşiv 1 Arşivden diğer yazılarımıza da ulaşabilirsiniz.

Arşiv 2 Arşivden diğer yazılarımıza da ulaşabilirsiniz.

Bizi takip edin...

Wise Man...




Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yazmak Yetmez, Yakmak Gerek – Biz Neden Yazarız?

Resim
  Yazarlık Nedir, Biz Neden Yazarız? Yazmak Yetmez, Yakmak Gerek – Biz Neden Yazarız? Giriş Yazarlık, süslenmiş cümleler değil; içten gelen bir çığlıktır. Yazarım çünkü sustuğumda içimde çürüyen kelimeler birikiyor. Ama yazarım derken, o unvanın kalabalığına değil, derinliğine talibim. Konunun Derinliği Bugün her yerde "yazar" var ama yazarlık yok. Kitap bastırmak, yazı yazmak, okur edinmek yazar olmak için yeterli değil. Gerçek yazar, içindeki yangını kelimeye dönüştüren kişidir. Bizim için yazmak, bir hayat biçimi değil, bir görevdir. Okuru eğlendirmek değil; düşündürmek, sarsmak, uyandırmak gerekir. Wise Man Yorumu “Yazar, kelime üretmez; bilinç üretir. Okuru değil, sistemin kodlarını rahatsız eder.” Yazının İşlevi Bizim yazılarımızın bir amacı vardır: Ezberi bozmak. Makalede bilgi veririz, romanda zihni kurcalarız, denemede sorular bırakırız. Her yazı bir farkındalık eşiği olmalıdır. Çünkü biz okuyucuyu okşamak için değil, uyandırmak için...
Devamı

Doğal Taşlar Nedir, Ne İşe Yarıyorlar?

Resim
  Taşlar Nedir, Nereden Çıkmış Bu Merak? İnsanlık, ilk aletini taştan yaptı , ilk tanrı heykelini taşa oydu, ilk mezarını taşla işaretledi. Taş sadece maddi değil; anlam yüklü bir şeydi. Mısır'da firavunlar lapis lazuli taşını tanrısallığın sembolü sayardı. Hindistan'da aytaşı dişiliğin ve sezginin gücüydü. Anadolu’da, Mezopotamya’da akik kötülüğü kovar, yeşim yumuşak kalpliliği beslerdi. Yani bu iş binlerce yıllık. Modern “taş modası” değil. İnsan zaten hep inandı taşın ruhuna, enerjisine, ağırlığına. Taşların Keşfi Nasıl Olmuş? Burası çok ilginç abi. Bilimsel bir yol yok aslında. Genelde şamanlar, büyücüler, bilge kadınlar kullanarak keşfetmiş. Taşlar: Rüyalarla gelmiş, Meditasyonlarda ortaya çıkmış, Vahiy gibi algılanmış, Bazen de bir çocuğun taşı eline alıp aniden iyileşmesiyle başlamış hikâyeler... Yani taşların gücü önce deneyimsel olarak fark edilmiş. Hani bilimden önce gelen "gözlem ve hissetme" ...
Devamı

Yazmak Yetmez, Yakmak Gerek – Bölüm II

Resim
 Önceki yazılarımızda " Yazmak Yetmez, Yakmak Gerek – Biz Neden Yazarız? " demiştik. Bu yazı dizimizde devamı yazıyoruz... Yazmak Yetmez, Yakmak Gerek – Bölüm II “Sessiz Kalemler” Yazmak da bir tür oynamaktır. Ama sıradan bir oyun değil bu. Yazar; sahneyi kuran bir senaristtir. Aynı zamanda sahneyi yöneten bir yönetmen. O sahnede oynayan tüm karakterlerin ruhudur. Ve o hikâyeyi yaratan tanrıdır. Her kelimesinde bir kader, her satırda bir nefes, her bölümde bir dünya vardır. Sanat ne olursa olsun – yazı, görsel, sahne ya da ses – ayrılmaz bir ana temele bağlıdır: İnanç. Önce sen inanmalısın. Bir okuyucuya, izleyiciye, herhangi bir insana bir şeyi hissettirmek istiyorsan, önce sen o duyguyu inşa etmiş, yaşamış ve hazmetmiş olmalısın. Yani yazar; kendi satırlarını yazarken önce kendiyle yüzleşmelidir. Şu soruyu kendine sorabilmeli: “Ben bu yazıya inandım mı?” Çünkü inanmadan yazılmış her satır, karşı tarafa boş bir ses gibi ulaşır. Söz vardır sarsar, söz vardır unutt...
Devamı