Kayıtlar

Haziran, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yazmak Yetmez, Yakmak Gerek – Bölüm II

Resim
 Önceki yazılarımızda " Yazmak Yetmez, Yakmak Gerek – Biz Neden Yazarız? " demiştik. Bu yazı dizimizde devamı yazıyoruz... Yazmak Yetmez, Yakmak Gerek – Bölüm II “Sessiz Kalemler” Yazmak da bir tür oynamaktır. Ama sıradan bir oyun değil bu. Yazar; sahneyi kuran bir senaristtir. Aynı zamanda sahneyi yöneten bir yönetmen. O sahnede oynayan tüm karakterlerin ruhudur. Ve o hikâyeyi yaratan tanrıdır. Her kelimesinde bir kader, her satırda bir nefes, her bölümde bir dünya vardır. Sanat ne olursa olsun – yazı, görsel, sahne ya da ses – ayrılmaz bir ana temele bağlıdır: İnanç. Önce sen inanmalısın. Bir okuyucuya, izleyiciye, herhangi bir insana bir şeyi hissettirmek istiyorsan, önce sen o duyguyu inşa etmiş, yaşamış ve hazmetmiş olmalısın. Yani yazar; kendi satırlarını yazarken önce kendiyle yüzleşmelidir. Şu soruyu kendine sorabilmeli: “Ben bu yazıya inandım mı?” Çünkü inanmadan yazılmış her satır, karşı tarafa boş bir ses gibi ulaşır. Söz vardır sarsar, söz vardır unutt...

SİCCÎN: Kutsal Bir Kavramın Sinemasal Linç Edilişi

Resim
  Siccin. Kur’an’da geçen, anlamı derin ve metafizik bir kavram. Mutaffifin Suresi’nde geçer: > “Hayır! Şüphesiz facirlerin (günahkârların) kitabı, Siccîn’dedir.” (Mutaffifin 83:7) Yani, cehennemde, en alt tabakada, rezil bir yazgının kaydedildiği bir defterdir Siccîn. Karanlığın kaydı, azabın sicili. Varlığın en karanlık tarafına işaret eder. Fakat Türk sinemasında ne olmuş? Bu kavram alınıp, içine üç tane ucuz cin, beş tane karanlık sahne, altı tane kulak tırmalayan ses ve birkaç makyajlı surat sıkıştırılarak “korku” diye önümüze kakalanmış. Ve bunu bir değil, iki değil, tam sekiz kez yapmışlar. Siccin 1, Siccin 2, Siccin 3, Siccin 4… 5, 6, 7… Ve şimdi Siccin 8 geliyor. Hem de izleyen birine 800.000 TL “cesaret ödülü” vaat ederek. Buyur buradan yak! Sinemada Korku Değil, Aptallık Pazarlanıyor Bu filmleri çekenlerin bırak ayetle, kelimenin etimolojisiyle ilgilenmesini, korkunun psikolojisinden, sinemanın estetiğinden, insan doğasındaki bilinçaltı karanlıklardan da zerre kadar h...

Modern Zihnin Cinsel Ekonomisi

Resim
  Pozun Altındaki Boşluk: Modern Zihinlerin Sözsüz Ticareti Facebook'a bakıyorum. Reels sekmesini açıyorum. Karşımda muhafazakâr görünümlü bir kadın. Başında örtü var ama kamera kadrajı dudaklarında, gözlerinde, bakışlarında dolanıyor. Başını hafif yana eğmiş, gözlerini yukarı kaldırmış. “Şu an beni içinden geçiriyorsun değil mi?” der gibi bir poz. Örtüsü var ama ruhu çıplak. Bu bir çelişki değil, bir strateji. Çünkü artık pazarda beden ürünü , duruş ambalaj . Aynı anda, bir erkek görüntüsü akıyor önüme. Gri takım elbise, pahalı saat, metro çıkışında poz… Gövdesi değil, cüzdanı poz veriyor. Kadın baktığında diyor ki: “Bu adam yatırıma değer olabilir. ” Yani mesele artık çekim değil, çek hesabı . Sabah Rutinleri: Bildirim mi, dürtü mü? Erkek sabah uyanır uyanmaz telefona sarılıyor. Instagram, Facebook, WhatsApp... Bildirimlere bakıyor ama aslında başka bir şeyin peşinde: “Bu gün kime yürürüm? Kim müsait gibi duruyor?” Demez bunu açıkça. Ama parmağı ekranı kaydırırke...

Kapitalizmin Arzuyu Sektöre Dönüştürmesi

 Bir sistem düşün… Yemek, barınma, güvenlik gibi ihtiyaçlar zaten pazarlanmış. Ama en derin, en kontrolsüz, en ilkel dürtü olan şehvet hâlâ doğaldı, vahşiydi, hesaplanamazdı. Derken kapitalizm dedi ki: “Bu kadar güçlü bir şeyi neden kontrol etmiyorum?” Ve işte o an insanlık için geri dönülmez bir eşiğe girildi. Sistem, arzunun merkezine “*m”ı koydu. Ama mesele kadının kendisi değildi. Mesele, kadın bedeni üzerinden dolaşıma giren arzunun paraya çevrilmesiydi. Seksin Endüstrileşmesi Eskiden cinsellik bireysel bir ihtiyaç, mahrem bir eylemdi. Şimdi ne oldu? Pornografi : Arzunun simülasyonu üretildi. Gerçek kadına bile gerek kalmadı. Fuhuş : Kadın artık “bedenini kiralayan” bir birim oldu. Sosyal medya : Meme göster, kalça salla, tıkla, beğen, bağış yap. Erotik dans, webcam, OnlyFans : Kadın, erkek, trans fark etmez… Arzuya hitap ediyorsan varsın. Moda, parfüm, spor salonu, filtreler : Cinsel çekicilik artık sektörün vitrinidir. Kapitalizm böylece arzuyu...