Aklı Karıştıranlara... Semavi Dinler ve Kitaplar...
Gerçeği Örtenler ve Gerçekten Soranlar
Bugün öyle bir rüzgâr esiyor ki, bazıları hakikate kendileri ulaşamayınca, başkalarının yönünü şaşırtarak avunuyor.
Açıkça inkâr etmiyorlar belki ilk anda, ama hep aynı kapıdan giriyorlar:
“Kur’an’da çelişkiler var.”
“Allah niye ‘biz’ diyor?”
“Allah yaratmış ama yaratılanları kim yaratmış?”
“Allah her şeyi biliyor diyorlar ama insanın ne yapacağını neden sınamak istiyor?”
Bunlar sorudan çok, şaşırtmaya, kuşku uyandırmaya, hatta alay ederek inancı küçültmeye yönelik manipülatif yaklaşımlar.
Ve biliyorum…
Bu sözleri ilk defa duyan bir kardeşimizin aklı karışabilir.
Çünkü o hâlâ iyi niyetli, anlamaya çalışıyor.
Ama karşısındaki karşıladığı şey, soru gibi görünen ama inkâra kapı aralayan cümleler.
Ben Kime Yazıyorum?
Burada şunu net söylemek istiyorum:
Ben bu yazıyı, inkârcılara cevap vermek için yazmıyorum.
Onları ikna etmek gibi bir çabam da yok.
Benim sözüm, aklı karışanlara, yüreği sarsılanlara.
Çünkü ben biliyorum:
İnkârın yolunu seçen çoğu insan, bu tercihi yürekten değil, menfaatten yapar.
Zihnini susturur, kalbini bastırır…
Sonra yaşadığı her türlü sapkınlığa, kötülüğe, ihanete, zulme "nasılsa Allah yok" bahanesiyle kılıf biçer.
Ben Neden Onların Hakka Girmesini İstemem?
Bu söz sert gelebilir ama gerçek budur:
Ben hiçbir inkârcının bir gün tövbe edip de,
“Ben artık doğru yolu buldum”
demesini istemem.
Çünkü…
-
Ömrü boyunca hakkı ezmiş,
-
Harama batmış,
-
Yalanı doğruya tercih etmiş,
-
Allah yok diye yaşayıp her türlü günahı serbest sanmış biri…
Eğer bir gün hakikati görecekse,
bu bir tesadüf, bir kriz, bir menfaat sonucu olmamalı.
Ben kimseyi yargılamam. Ama adalet isterim.
Zulümle ömür geçirenin, bir son dakika manevrasıyla paçayı kurtarmasını içime sindiremem.
Ama yine de…
Takdir Allah’ındır.
O dilediğini aziz eder, dilediğini rezil eder.
Hidayet O’nun elindedir.
Bize düşen sadece şahitliktir.
Şimdi Gelelim Asıl Meseleye: “Kur’an’da Çelişki Var mı?” Diyenlere
Eğer “Allah neden biz diyor?” diyorsan önce dil bil.
Çünkü bu Arapça’daki “ta’zîm” sanatı, yani yücelik ifadesidir.
Bir şahıs tekil olduğu hâlde kendini çoğul olarak ifade eder — bu azamet dilidir.
“Allah yaratmış, yaratılanları kim yaratmış?”
Bu soru zaten cevabını içinde taşıyor:
“Yaratan Allah.”
Eğer yaratılanlar yaratıcı olsaydı, o yaratılanlar da birer Allah olurdu.
"Allah biliyorsa neden sınav yapıyor?"
Bilmiyor olduğu için değil, biz bilelim diye.
Çünkü hayat bize şahitlik etsin diye yaratıldı.
Zaten Kur’an der ki:
“Biz sizi imtihan için yarattık.” (Mülk, 67/2)
“Allah sizden hanginizin daha güzel davranacağını ortaya çıkarmak için sizi yarattı.” (Hud, 11/7)
Soru Sor, Ama Hakaret Etme. Ara, Ama Yıkma.
Soruları olan her insan saygıyı hak eder.
Ama soruyu niyetle sormayan, hakikati aramayan biri sadece provokatördür.
Bu yazı o provokatörlere değil.
O provokasyonun ortasında sessiz kalanlara.
Kafası karışan ama hâlâ içinde bir ışık arayanlara.
Benim sözüm onlara.
Kur’an ve Diğer Kutsal Kitaplar: Mesaj Evrensel, Ama Yollar Farklıydı
Bugün çok temel bir meseleyi konuşalım.
Kur’an nedir?
Ve diğer semavi kitaplardan farkı neydi?
Hepsi aynı Allah’tan geldiği halde, neden biri tüm insanlığı kapsıyor da diğerleri sadece bir kavme hitap etti?
Vahiy: Sözün En Temizi, Kaynağın En Üstü
Kur’an da Tevrat da Zebur da İncil de…
Hepsi Allah tarafından, vahiy yoluyla, belirli peygamberlere indirildi.
Her biri kendi döneminin insanlarına, kendi toplumlarının diliyle konuştu.
Onları uyardı, yol gösterdi, ahlâkı, adaleti, ibadeti öğretti.
Ama burada çok temel bir ayrım başlar:
🔹 Tevrat, Hz. Musa’ya…
🔹 Zebur, Hz. Davud’a…
🔹 İncil, Hz. İsa’ya…
🔹 Kur’an ise Hz. Muhammed’e gönderildi.
Ve Kur’an kendini şöyle tanımlar:
“Bu, alemlere bir uyarıdır.” (Sad 38/87)
Yani bir millete, bir zamana, bir coğrafyaya değil…
Tüm insanlığa ve tüm zamanlara.
Kur’an: Kıyamete Kadar Geçerli Evrensel Mesaj
Kur’an sadece dini emirler, helaller-haramlar, ibadet şekilleri anlatmaz.
Kur’an:
-
Toplumun ahlaki yapısını düzenler.
-
Ekonomik ilişkileri, faizden sadakaya kadar çerçeveler.
-
Aile ilişkilerini, evlilikten boşanmaya kadar adalet terazisine koyar.
-
İnancı, ahireti, yaratılışı anlatırken; aynı zamanda sosyolojik ve psikolojik analizler de yapar.
Kur’an, sadece bir inanç kitabı değildir; bir hayat kitabıdır.
İşte bu yüzden:
-
Her dönemde karşılığı vardır.
-
Her dilden, her milletten insan ona sorularla yaklaşır.
-
Her akıl onda kendi devrinin cevabını arar.
Kur’an’ın Farkı Ne? Neden Diğerlerinden Ayırırız?
İncil sevgi temelli mesaj verir.
Tevrat hukuk sistemini oluşturur.
Zebur daha çok dua, yakarış ve ruhani içeriktedir.
Ama Kur’an bunların hepsini bir potada birleştirir:
🔸 Hem hukuk kitabıdır (miras, ceza, borç, evlilik hükümleri…)
🔸 Hem ruh kitabıdır (dualar, sabır, tevekkül…)
🔸 Hem bilimsel mucizedir (yaratılış, evren, insan, su döngüsü…)
🔸 Hem de tarihi analizdir (önceki kavimlerin helâk nedenleri…)
Kur’an neyi eksik bırakmıştır ki onu başka bir kitap tamamlasın?
İşte tam da bu yüzden:
Kur’an indiğinde önceki kitaplar geçerliliklerini yitirir.
Çünkü yenilenmiş, güncellenmiş, kapsamı genişletilmiş bir vahiy devreye girmiştir.
Dinler Çatışmaz, Vahiyler Yarışmaz – Ama Kur’an Zirvedir
Kimse Tevrat’ı, İncil’i inkâr etmemeli.
Çünkü onlar da Allah’ın kelamıydı.
Ama artık hükmü geçmiş bir dönem gibi, süresi dolmuş bir mesaj gibi düşünmeliyiz.
Kur’an geldikten sonra:
-
Diğer kitaplar tarihi belge,
-
Kur’an ise yaşayan anayasa olmuştur.
Ve biz biliyoruz ki:
“Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinize nimetimi tamamladım.” (Maide 5/3)
Bu tamamlanış, sadece Mekke’de bir vahiy değil…
İnsanlık tarihine mühür vurulmuş bir dönüm noktasıdır.
Vahyin Sürekliliği: Allah Neden Yeni Kitaplar Gönderdi?
Bugün birileri çıkıyor ve şöyle soruyor:
-
“Madem Tevrat Allah’tan geldi, niye İncil geldi?”
-
“İncil geldiyse, o zaman Kur’an neden geldi?”
-
“Allah aynıysa, neden kitaplar farklı?”
-
“Önceki kitaplar haksa, neden yenileri onları geçersiz kılıyor?”
Ve bu soruları sorarken amacı çoğu zaman hakikati öğrenmek değil, insanların zihnini karıştırmak.
Oysa hakikat oldukça net. Cevabı da çok sade: Allah, sistemi güncelledi. Ama özü asla değiştirmedi.
Değişen Din Değil, Güncellenen Yasa
Her dinin özü aynıydı:
-
Bir Allah’a inanmak.
-
O’na teslim olmak.
-
Kötülükten sakınmak.
-
İyiliği yaymak.
İnanç esasları (tevhid, ahiret, ibadet, ahlak) hiç değişmedi.
Değişen sadece zamanın ruhuna, toplumun durumuna, insanın algısına göre şekillenen yasalardır.
🔹 Tevrat geldiğinde, hukuk ve adalet ön plandaydı.
🔹 İncil geldiğinde, sevgi, merhamet ve kalp terbiyesi vurgulandı.
🔹 Kur’an ise hepsini birleştirdi: Hukuk da var, ahlak da var, ekonomi, siyaset, aile, bireysel ibadet, toplumsal düzen… Her şey var.
Kur’an, Öncekileri Geçersiz Kılmadı – Tamamladı
Kur’an, önceki kitaplara şöyle seslenir:
“Sana da, senden önceki kitapları doğrulayıcı olarak Kitabı (Kur’an’ı) hak ile indirdik.” (Maide 5/48)
Yani Kur’an, “onlar yanlış” demiyor.
Tam tersine, “onlar da bizim vahyimizdi ama tamamlanmaları gerekiyordu” diyor.
Bir örnekle açıklayalım:
📜 Anayasa gibi düşün.
-
Eski Anayasalar da halk için yazıldı.
-
Ama ihtiyaçlar değişince, zaman geçince yeni anayasa yapıldı.
-
Yeni anayasa eskisini yok etmez, sadece günceller.
-
Ama haklar, özgürlükler, adalet gibi temel kavramlar hep vardır.
İşte Allah da insanlık tarihine güncel mesajlar yolladı.
Ama özü asla değiştirmedi. Değişen sadece ayrıntı, yöntem, kapsam.
Din Adına Düzen Kurup Sonra Dini Reddedenler
Peki neden kafa karıştırıyorlar?
Çünkü çıkarları böyle.
Tarihte birçok güruh, dini kullanarak düzen kurdu; sonra dine sırtını döndü.
🔴 Kilise, Avrupa'da hem siyaseti hem ekonomiyi yönetti.
İncil'e ek metinler, mektuplar, papaz yorumları “vahiy” diye satıldı.
🔴 Siyonistler, dini vaadlerle toprak aldılar, sonra “dinsiz seküler devlet” kurdular.
Ama hâlâ “kutsal toprak” masalıyla yıkım yapıyorlar.
🔴 Misyonerler, insanlara “İsa sevgisi” dediler, sonra o insanların çocuklarını sömürge okullarına götürdüler.
🔴 Tarikatçılar, mürid toplamak için “cennet bileti” sattılar, sonra o biletin arkasına kendi şirketlerini yazdılar.
Dikkat Et! Bu Üçlü Hep Ortak Çalışır:
-
Siyonist sistemciler: Dinle oy alır, savaş çıkarır, sonra dine sırtını döner.
-
Misyoner örgütçüler: Sevgiyle başlar, ajanlıkla bitirir.
-
Tarikatçılar ve cemaatler: Maneviyat vaat eder, mallarını alır, sonra seni kendi liderine kul eder.
Bu üçlü sistem;
önce dini kullanır,
sonra sistemi kurar,
sonra o sistemle dini unutturur.
Ve bu sırada da insanlara der ki:
“Dine gerek yok. Bak işte biz moderniz, ilericiyiz, refah içindeyiz.”
Ama aslında yaptıkları şudur:
Allah’ın diniyle kurdukları sistemi, şeytanın düzenine çevirmişlerdir.
Allah Hep Aynıydı – Ama İnsanlar Değildi
Allah aynı Allah.
Ama insanlar değişti.
Nefs değişti.
İlgi alanları değişti.
Yozlaşma arttı.
İşte bu yüzden yeni kitaplar geldi.
Her kitap, hem bir dönemin ihtiyacına hem de hakikatin sürekliliğine hitap etti.
Bugün hâlâ Kur’an çağımızın sorularına cevap veriyorsa, bu onun zamanüstü olduğunun delilidir.
Ve unutma:
Hakikat, moda değildir.
Her gelen nesil kendi kılığına sokmaya çalışır.
Ama hakikat, değişmez.
Sadece anlaşılması zaman alır.
Mesajımızdır…
Değerli Okuyucu,
Semavi olan her din, her peygamber, her vahiy gerçektir. Hepsi bir hakikate işaret eder.
O yüzden hiçbir peygamber arasında ayrım yapmadan,
tüm kutsal kitaplara inanarak,
peygamberlere saygı ve teslimiyetle,
yaratıcıya kalpten bağlanarak
ve ölümden sonra başlayacak ebedî hayata iman ederek inancını korumalısın.
Ama…
Aklına takılan soruları da sormaktan çekinme.
Gerçek inanç, sorularla büyür.
Cevap verilmemiş bir inanç, zamanla sarsılır.
Cevap vermeyen kişiden uzak dur.
Eğer bir kişi sana dürüstçe “bilmiyorum” diyorsa, bu onun erdemidir.
Ama biliyorsa ve susturuyorsa, bu tehlikedir.
O kişi belki okumuş bir cahildir.
Ve unutma: Cahil, seni aydınlığa değil, karanlığa götürür.
Evet, Allah katında gerçek (geçerli) din İslam’dır.
Bu, diğerlerini reddettiği için değil;
onları tamamladığı, kapsadığı, doğruladığı ve insanlık tarihinin son evrensel mesajı olduğu içindir.
Ama Kur’an kimseye zorla inan demez.
Zorlama yoktur dinde.
Kalbin neye ikna oluyorsa, o senin sınavındır.
Seçim de, sorumluluk da senindir.
Ve unutma…
Sorgulamak imanı yok etmez, güçlendirir.
Ama soruya cevap vermeyenler, inancı da zayıflatır.
Gerçeği ara, bul, yaşa.
Wise Man.
Yorumlar
Yorum Gönder